
Kendimize ait olmasa da kendimizinmiş gibi kullanabildiğimiz bir bahçemiz var. Ev sahibi de sebzeleri dikti, yemesi bizden. Apartmandaki komşularımızın hepsi de öğretmen olduğu için herkes tatile gitti, müstakil evde oturuyor gibi hissediyorum kendimi. Hergün salatalık ve biber kontrolü yapıyorum. Bunlar eskiden de mi geç büyüyorlardı acaba. Gideceğimiz gün yaklaştıkça acele ediyorum, tadına bakmadan gitmeyeyim diye. Ama onlar da yavaş büyüyor:)))


Çocukluğumda yediğim salatalık tadını yıllar sonra burada aldım, meğer tazelikten alırmış tadını. Buranın biberi de çok meşhur. Biber festivali bile var. Geçen yıl bir gün sonra taşındığımız için
kaçırmıştık, bu sene de Ankara'da olacağım için göremeyeceğim. Burda festival de nasıl kutlanır ki tahmin bile edemiyorum.
Sebzelerin yanı sıra bir çok çeşit de çiçek var. Bunlardan bazılarını çektim, sayfada yer kalmazdı yoksa. Sarı olan güneşin doğumuyla açıyor, güneşin batışıyla da soluyor. Her çiçek bir kere açıyor sadece. İki günüm kaldı burada geçireceğim, yine Ankara'nın yoğun temposunda eriyip gideceğim. O yüzden buraların havasını içime çekiyorum. Doğal ve taze gıdalardan sonra nasıl tekrar kötü olanlarına alışacağım bilemiyorum. İleride bahçeli bir evim olsun istiyorum, sebzelerimi kendim yetiştirebileyim. Bunun için eşimle çok uğraşıyoruz. Kimse bizim hayallerimizi gerçekleştireceğimize inanmasa de biz tüm bu planlarımızı gerçekleştireceğiz.İnanıyoruz ve cesaretimiz var. Daha ne olsun...