Çarşamba, Kasım 22, 2006

BALIK PİLAKİSİ VE ÇOCUKLARIMIZ


Öncelikle son zamanlarda aklıma gelen bir konudan bahsetmek istiyorum. Çocuklarımızı Üstün Dökmen'in deyimiyle hayatımızın yara bandı olarak görüyor ve onları yapamadıklarımızı yapsınlar ya da hayatımızdaki eksikliklerimizi onlar gidersin diye doğuruyor ve büyütüyoruz. Ama onlar yara bandı değil tek başlarına bireyler. Ve onların da kendine has bir hayatları var. Onlar da kendi istedikleri gibi yaşamak istiyorlar lütfen bunu gözden kaçırmayalım, birey olduklarını unutmayalım. Belki de çok farkında olmasak bile böyle davranıyor ve çocuklarımızı kendi malımız olarak görüyoruz... Çevremde sık gördüğüm ve çok üzüldüğüm bir konu olduğu için değinmek zorunda hissettim. Aslında söyleyecek o kadar çok şey var ki ama ben sadece bir hatırlatma yaparak geçmek istiyorum.Bu konuda bir şiir de eklemeden geçemeyeceğim..

ÇOCUKLARINIZ SİZİN ÇOCUKLARINIZ DEĞİL

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

onlar kendi yolunu izleyen hayat’ın oğulları ve kızları.

sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler

ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.

çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.

çünkü ruhları yarındadır, siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları

kendiniz gibi olmaya zorlamayın.

çünkü hayat geri dönmez,

dünle de bir alışverişi yoktur.

siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür

ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

okçunun önünde kıvançla eğilin

çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

Lübnan'lı filozof-şair Halil Gibran


Kış mevsiminin yiyeceklerinden birisi balık ve ben de çok severim. Buna rağmen sizlerle balık yemeği paylaşmamışım uzun zamandır. Hem hafif hem de lezzetli bir pilaki paylaşayım dedim ,balık severlere bir alternatif olsun. Eşim de ben de balığı çok severiz. Muğla'ya her gittiğimizde ki her haftasonu gidiyorduk, orada çıkarılan yerel balıklardan alırdık. (sokarca gibi.). Tadına bakmadığım balık kalmadı sanırım. Hatta balıkçıların farklı isimler söyleyerek sattıkları ( ya bilmedikleri ya da insanların ismini bilmedikleri balıkları yemek istememelerinden kaynaklanan sorunu halletmek için kandırmacadan dolayı) balıkların gerçek isimlerini de bilirim. Hatta hangi balık hangi derinlikte bulunur, nasıl avlanır... Evde bir de balık avlama yöntemleriyle ilgili kitabım da var. Eşim her ne kadar sadece yemekten yana ise de ben avlamayı da seviyorum. Henüz başarılı olamadım ama öğreneceğim yavaş yavaş..


MALZEMELER:

  • 2 palamut (1kg.),
  • 300 gr. soğan (3 adet),
  • 4 orta boy domates,
  • 10 diş sarımsak,
  • 1 bağ maydanoz,
  • Tuz,
  • Taze çekilmiş karabiber,
  • 6 çorba kaşığı zeytinyağı,
  • 3 çorba kaşığı sirke.

YAPILIŞI:

  1. Balık ve soğanları halka halka doğrayın. Domatesleri üçe veya dörde bölün. Maydanozları ince ince kıyın. Sarımsakları soyun. Sarımsaklar bütün olarak yemeğe eklenecek.
  2. Bir balık güvecine balıkları yerleştirin üzerine soğanları ve domatesleri dizin.
  3. Sarımsakları da koyup maydanozu serpin.
  4. Tuz ve karabiberini de ekleyip ocakta bir taşım kaynatın.
  5. Kısık ateşte kapağını kapatıp yaklaşık 30 dakika pişirin.
  6. Soğuyunca maydanoz serpin.

Cumartesi, Kasım 18, 2006

KARIŞIK PİZZA



Son zamanlarda yapmam geren ama bir türlü uğraşmak istemediğim şeyler vardı. Bir kısmını yaptım ve tam olarak olmasa da kısmi bir rahatlık istiyorum. Başlangıçlar hep zordur fakat adım attıktan sonra gerisi kolaylaşır. İlk adımdan sonra daha hızlı yürümeye başlarsınız hatta koşmaya başlarsınız. Neyse ki bu haftayı biraz rahatlayarak sona erdirdim.
Kızım da eski sağlığına kavuştu. Bu ise bende inanılmaz bir rahatlama gerçekleştirdi. Hastalıklarla uğraşmak daha zor ve yorucu oluyor. Bir de yalnız başınıza mücadele etmeniz gerekiyorsa. Güçlü olmak bile bazen yalnız mücadeleyi kolaylaştırmıyor maalesef. Çok yorulduğunuz anlarda, yorgun düştüğünüz anlarda birini istiyorsunuz yanınızda. Eşim kilometrelerce uzakta yanımda olmaya çalışıyor ama bu da yeterli olmuyor bir yerde. Hem fiziksel hem psikolojil anlamda zor bir hafta geçirdim. Umarım tekrar yaşamam diyeceğim ama hayat bu tarz hatta daha acı ya da güzellerini her zaman karşımıza çıkaracaktır. Hayatın cilvesi....
Bir kaç gün önce öyle canım pizza çekti ki akşam üzeri yapmaya karar verdim. Akşam yemeği için geç bir vakitti ama ben tüm kararlılığımla yapıp yedim.

MALZEMELER;

  • Sucuk,
  • Sosis,
  • Mantar,
  • Yeşil zeytin,
  • 2 domates,
  • Kaşar peyniri rendesi,
  • Un,
  • 1 paket instant maya (küçük poşetlerden),
  • 1 su bardağı ılık süt,
  • Su,
  • 1 yemek kaşığı tozşeker,
  • 1 tatlı kaşığı tuz.

YAPILIŞI:

Tamamen gözkararı yaptığım bir pizza oldu. Unu bir kaba alıp maya, tuz, şeker ve sütü ekleyip yoğurdum. Kıvamına göre ılık su ekleyip pürüzsüz bir hamur yaptım. 1 saat üzerini kapatıp mayalandırdım.

Mayalanan hamuru açıp bir tepsiye ince bir şekilde yaydım. Domatesleri rendeleyip tuz ve karabiber de serperek hamurun üzerine yaydım. Önce hamuru çatalla değişik yerlerinden deldim. Rendelenmiş kaşarı yayıp, dilimlenmiş sucuk, sosis, zeytin, ve mantarları dizdim. Önceden 280 derece ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişirdim.

Çarşamba, Kasım 15, 2006

YE#16 :PATATES SEPETİNDE KUZU KEBABI

Bu ayki etkinliğimizin ev sahipliğini sevgili Evren yapıyor.Ve ben haftalar öncesinden tarifimi yaptığım halde bazı aksiliklerden dolayı geç yayınlıyorum. Bir haftadır kızımın hastalığı nedeniyle hastaneden çıkamadım maalesef. Gündüz işteyim eve dönünce hastaneye koşturuyorum. Belki de teşhis zorluğundan dolayı hergün gitmek zorunda kaldım. Nihayet kendini toparlamaya başladı, ateşi düştü. Sabahlara kadar onun başında bekleyip akşama kadar da işte koşturmak inanılmaz yordu beni. Hiç dinlenemeyecekmişim gibi hissediyordum ama nihayet toparladım. Etkinliğe geç kaldığım için arkadaşlar kusura bakmayın.
MALZEMELER:
  • 200 gram kuzu eti,
  • 1 adet kuru soğan,
  • 1 kahve fincanı zeytinyağı,
  • 1 diş sarımsak,
  • 1 domates,
  • 2 adet sivri biber,
  • Taze kekik,
  • Karabiber,
  • Tuz
  • Tabi ki patates (sayısını isteğinize göre ayarlayabilirsiniz).

YAPILIŞI:

  1. Öncelikle patateslere sepet görünümü vermemiz gerekiyor. Sağ ve sol tataflarından üçgen şeklinde parçalar kesip kulpunu belirliyor ve iç kısmını da oyarak çıkarıyorsunuz. Suyun içinde bekletiyorsunuz kararmaması için.
  2. Kebabına geçiyoruz şimdi de. Önce soğanları ince ince doğrayıp yağda soteliyorsunuz daha sonra ince doğranmış biberlere de aynı işlemi uyguluyorsunuz.
  3. Küçük doğranmış kuzu etini ekleyip soteliyorsunuz.
  4. Kabuğu soyulup küp şeklinde doğranmış domatesi, minik minik doğranmış sarımsağı, taze kekik ve karabiberi ekleyin. Tuzunu etler pişince ekleyin.
  5. Etler pişince ateşten alın.
  6. Sepet şeklini verdiğiniz patatesleri kurulayıp derin yağda kızartın.
  7. Kebabınızı patateslere doldurup isterseniz bu şekilde isterseniz biraz fırınladıktan sonra servis yapın. Fırınlanınca daha lezzetli oluyor.

Pazartesi, Kasım 06, 2006

FIRINDA PEKMEZLİ KABAK TATLISI

Kabak tatlısının nasıl yapıldığını eşimden öğrenmiştim. Bizim evde hiç tatmadığım bir lezzetti. Çok da severek yapıyorum, hem pratik hem de hafif oluyor. Resimde gördüğünüz tatlıyı pekmezsiz yapmıştım evde pekmez olmadığı için. İki türlü de çok güzel oluyor. Hele pişerken tarçının mutfağı dolduran kokusuna bayılıyorum. Yine burnuma kokususu geldi sanki:))

Aslında ben gözkararı yapıyorum tatlıyı ama güvenilir bir tarif isteyenlere Oktay Usta'nın tarifini yazdım.
MALZEMELER:

  • 2 kg kabak,
  • 4 su bardağı tozşeker (ben daha az koyuyorum hafif sevdiğim için),
  • 1 su bardağı pekmez,
  • Ceviz içi.

YAPILIŞI:

  1. Kabakları temizleyip yıkayın ve dilimleyerek tencereye yerleştirin.
  2. Şekeri ekleyip bekletin. Mümkünse bir gece önceden bekletin ki şeker eriyip suyu iyice çıksın. Eğer bekletmeden pişirecekseniz 1 su bardağı kadar su ekleyin.
  3. Aralarına çubuk tarçın yerleştirip ocakta kısık ateşte yumuşayıncaya kadar pişirin.
  4. Tepsiye alıp üzerine pekmezi gezdirin.
  5. 15-20 dakika fırınlayın.
  6. Dövülmüş ceviz içi serperek servis yapın.