Pazartesi, Nisan 28, 2008

2. ANKARA BULUŞMASI


Pazar günün çoğunluğa uymaması nedeni ile piknik tarihini cumartesiye aldık.

Maalesef bir süredir internetim olmadığı için buluşma tarihini de ancak bugün yayınlayabiliyorum. Sanırım bir süre de internet bağlanmayacak. Sayfalarınızı ziyaret edemememin sebebi de bu daha sonra telafi edeceğim.


Gelelim buluşmamıza, bu kez piknik olsun istedik. Kendi el emeği yiyeceklerimizi birbirimizle paylaşacağız. Eminim çok güzel sohbetler edilecek ve bu sohbetlere enfes tatlar eşlik edecek. Buluşmaıza katılmak isteyenler blog adresi ile birlikte sevdamavisietkinlik@gmail.com adresine bilgi verebilirler. Buluşacağımız yerle ilgili fikirlerinizi de bekliyorum. Güzel bir buluşma olmasını diliyorum.

Pazartesi, Nisan 14, 2008

YE#33: BANYOLU BÖREK

Bir yemek etkinliği daha gelip çattı. Çok güzel bir konu ile ev sahibemiz sevgili Özlem.
Çok pratik ve lezzetli bir tarifle katılmak istedim ben de.

MALZEMELER:
  • 3 adet yufka,
  • 2 yumurta,
  • 5 yemek kaşığı yoğurt,
  • 1 çay bardağı soda (buzdolabında bekletme süreniz varsa soda koymayabilirsiniz. benimki acele yapılan bir börek olduğu için kabarsın diye kattım.)
  • 1 çay bardağı zeytinyağı,
  • Yeterince beyaz peynir,
  • Maydanoz.



YAPILIŞI:
  1. Yumurta, sıvıyağ, yoğurt ve sodayı karıştırıyoruz.
  2. İlk yufkayı yayıp üzerine karışımımızdan sürüyoruz.
  3. İkinci yufkayı üzerine serip tekrar karışımdan sürüyoruz.
  4. Üçüncü yufkayı da üzerine serip karışımımızdan sürüyoruz.
  5. Üstüste serdiğimiz yufkaları sigara böreği yapacak şekilde dilimliyoruz. 12 parça idal oluyor.
  6. Kalın kenarına maydanozlu peynirimizden koyup sigara böreği şeklinde sarıyoruz.
  7. Bir süzgece koyup musluğun altında ıslatıyoruz. Çok fazla bekletmeden yağlı kağıt serilmiş tepsiye diziyoruz.
  8. Üzerine yumurta sarısı sürüp susam, çörekotu veya haşhaş tohumu serpiyoruz.
  9. 180 derece fırında yarım saat kadar kızarana kadar pişiriyoruz.

Pazartesi, Nisan 07, 2008

ZEYTİNLİ POĞAÇA



Yaşayamadığım bahardan bahsetmiştim önceki yazımdan. Kardeşim de Bodrum'daki baharı anlatınca gıcık oldum:)) Papatyalar, gelincikler ve benim istediğim bahar. Daha önce de bahsetmiştim Muğla'da yaşamak istediğimden. Önümdeki üç yıl içinde de eşimle karar verdik gitmeye. Karar vereli çok oldu da şartlar elvermedi ama emekliliği bekleyecek kadar sabırlı olamam sanırım. Ben gençliğimi orada yaşamak istiyorum geç kalmak istemiyorum. Hatta istifa etmem gerekse bile düşünüyorum. Hayatın içinde ve huzurlu yaşamak istiyorum.

Duygularımı, kendime güvenimi, doğrularımı sorgulamayan, hayat farklı bakmamın yadırganmadığı bir dünya istiyorum. Toprağa dokunduğum, çiçeklerin kokusunu içime çekebileceğim.


Yine duygulu zamanlarımdan biriyim. Bahardan mı oldu acaba:)) Bilinen bir şarkıyı "Ben her bahar romantik olurum" şeklinde değiştiriyorum.

Dört gözle bekliyorum güneşli günleri ki yeni bir buluşma ayarlayayım. O güzel sohbetlere doyamadım da. Yine kendimi durduramıyorum anlattıkça anlatıyorum. Tarife geçeyim artık.



MALZEMELER:


  • 1 su bardağı su,

  • 1 su bardağı süt,

  • 2/3 su bardağı zeytinyağı,

  • 4 su bardağı un,

  • 2 çay kaşığı tuz,

  • 1 yemek kaşığı toz şeker,
  • 2 çay kaşığı kuru maya.





YAPILIŞI:


  1. Tüm malzemeyi yoğurup mayalanmaya bırakıyorsunuz. Yaklaşık 1 saat mayalanıp iki katına yükselince istediğiniz büyüklükte toplar koparıp içine istediğiniz bir malzemeden koyup yuvarlıyorsunuz.Ekmek makinemin hamur yapma ayarında yaptım. Ben biberli zeytini dilimleyip koydum.

  2. Yğlı kağıt serilmiş tepsiye dizip yumurta sarısı sürüyorsunuz.

  3. Üzerine de haşhaş tohumu, susam veya çörek otu serpebilirsiniz. Ben yumurtanın içine kıyılmış taze biberiye koydum.

Çarşamba, Nisan 02, 2008

FINDIKLI BİSKOTTİ



Baharı yaşayamama kaygım çok baskın son zamanlarda. En sevdiğim mevsimi yaşayamadan, tadını çıkaramadan uçup gidecek ve ben o güzelliği beklerken nasıl bittiğini farkedemeyeceğim diye korkuyorum. Belki evrensel korkulardan farklı benim ki belki anlayan çok az olacak ama ne farkeder ki gerçekler bunlar. Hayatın, anın tadını çıkaramayanlar buna önem vermeyenler anlamayacak beni ama biliyorum ki baharı yüreğinde hissedenler çok iyi anlayacak duygularımı.
Ben, papatya tarlalarında dansetmek, gelincikleri izlemek, bir tomurcuğun açılışını hissetmek istiyorum. Hayatımda ayrı bir yeri oldu ilkbaharın, baharların. Sevincin, umudun mevsimiydi o. Doğayla birlikte yüreğimde tomurcuk açardı çünkü. Baharda aşık oldum hep, kalbimin sahibini bulana dek. Ona şiirler yazmak, resimler yapmak isterken diyarıma uğramadan kaçmaya çalışıyor. Oysa söyleyeceklerim var, havada asılı kalan cümlelerim var.

Yağmuru severim elbet, bereket getirir doğaya da yüreğime de. Işıkların yansıdığı akşamlarda yağmurda gezmeyi severim. Ankara sokakları yıkanınca güzelleşiyor ancak, arınıyor, berraklaşıyor. Islanmaktan zevk alarak arşınlıyorum parlak sokakları... Ama ben doğaya dokunmak istiyorum. Dalları çiçekle bezenmiş ağaçları koklamak istiyorum. Uzaktan bakmak beni kesmiyor. Yüreğimin özlemini gidermiyor. BAHARI YAŞAMAK İSTİYORUM...


Duygulandım birden bahara ait duygularımla giriş yapmak istedim. Tabi bahar deyince bir de şiir geldi aklıma. Daha ziyade hayata, gelişmeye değinen bir şiir.

ELBET ACI DUYAR

Elbet acı duyar tomurcuklar açarken
Neden gecikirdi yoksa bahar gelmekte?
Neden bizim ateşli özlemimiz dönüp gitsin acılarla?
Yaprakların içindeydi tomurcuklar bütün kış.
Nedir yeni olan, doğan ve fışkıran?
Elbet acı duyar tomurcuklar açarken,
Acı duyar büyürken her şey zorlanır.
Güçtür elbet damlaların düşüşü,
Korkudan titreyerek asıldıkları yerden,
Ne kadar sarılsalar da dallara büyüyerek, kayarak-
Kurtuluş yoktur, düşerler ağırlıklarıyla toprağa.
Güçtür bilinmezlik, güvensizlik ve korku,
Güçtür uçurumlarda çağırmak birini,
Tutunabilmek titreyerek,
güçtür kalabilmek
Düşebilmek. ....


Hiçbir şeyin yararı yoktur doğuşa
Sevinçle fışkırır tomurcuklar dallarda
Tüm korkular yok olur
Işıldar damlalar

Unuturlar doğuşun korkusunu
Unuturlar yolculuğun korkusunu
O büyük güvenceyi duyarlar anında
Dünyayı yaratan.
Karin Boye
Aslında sadece ilk mısrasını yazacaktım ama hızımı alamadım ve belki sonra neler olmuş diye merak edenler için devamını da yazdım. Ve sanırım çok konuştum:)) Uzun süredir vakit bulamadığım için kısa kısa yazıyordum yazılarımı ve tarifi yayınlıyordum hemen. Ama vücudumda cümleler birikmiş, paylaşmadan geçemezdim. O cümleler de taşardı.
Gelelim tarifimize ...Bu tarif için net bir kaynak gösteremeyeceğim çünkü birkaç tarifi birleştirip kendi damak tadıma göre uyarladım. Bir de hamurun gidişatına göre.


MALZEMELER:
  • 3 yumurta,
  • 2,5 su bardağı un,
  • 120 gram toz şeker,
  • 1 kabartma tozu,
  • 120 gram ufalanmış fındık,
  • 1 tatlı kaşığı vanilya şurubu,
  • 60 gram tereyağı.

YAPILIŞI:

  1. Fırını önceden 180 dereceye getirin.
  2. Un, kabartma tozu, toz şeker ve fındıkları bir kapta karıştırın.
  3. Diğer tarafta yumurtaları çırpın ve vanilya şurubunu ekleyin.
  4. Bu karışımı una ekleyin. Tereyağı da ekleyip karıştırın.
  5. Hamur kendini toparlayana kadar yoğurun.
  6. Hamuru ekmek şekline getirip fırında 30 dakika pişirin.
  7. Soğuttuktan sonra ince ince dilimleyin.
  8. Fırını 170 dereceye düşürüp tekrar fırında 15 dakika daha pişirin.