
Öncelikle son zamanlarda aklıma gelen bir konudan bahsetmek istiyorum. Çocuklarımızı Üstün Dökmen'in deyimiyle hayatımızın yara bandı olarak görüyor ve onları yapamadıklarımızı yapsınlar ya da hayatımızdaki eksikliklerimizi onlar gidersin diye doğuruyor ve büyütüyoruz. Ama onlar yara bandı değil tek başlarına bireyler. Ve onların da kendine has bir hayatları var. Onlar da kendi istedikleri gibi yaşamak istiyorlar lütfen bunu gözden kaçırmayalım, birey olduklarını unutmayalım. Belki de çok farkında olmasak bile böyle davranıyor ve çocuklarımızı kendi malımız olarak görüyoruz... Çevremde sık gördüğüm ve çok üzüldüğüm bir konu olduğu için değinmek zorunda hissettim. Aslında söyleyecek o kadar çok şey var ki ama ben sadece bir hatırlatma yaparak geçmek istiyorum.Bu konuda bir şiir de eklemeden geçemeyeceğim..

ÇOCUKLARINIZ SİZİN ÇOCUKLARINIZ DEĞİL
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
onlar kendi yolunu izleyen hayat’ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır, siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geri dönmez,
dünle de bir alışverişi yoktur.
siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
okçunun önünde kıvançla eğilin
çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Lübnan'lı filozof-şair Halil Gibran

Kış mevsiminin yiyeceklerinden birisi balık ve ben de çok severim. Buna rağmen sizlerle balık yemeği paylaşmamışım uzun zamandır. Hem hafif hem de lezzetli bir pilaki paylaşayım dedim ,balık severlere bir alternatif olsun. Eşim de ben de balığı çok severiz. Muğla'ya her gittiğimizde ki her haftasonu gidiyorduk, orada çıkarılan yerel balıklardan alırdık. (sokarca gibi.). Tadına bakmadığım balık kalmadı sanırım. Hatta balıkçıların farklı isimler söyleyerek sattıkları ( ya bilmedikleri ya da insanların ismini bilmedikleri balıkları yemek istememelerinden kaynaklanan sorunu halletmek için kandırmacadan dolayı) balıkların gerçek isimlerini de bilirim. Hatta hangi balık hangi derinlikte bulunur, nasıl avlanır... Evde bir de balık avlama yöntemleriyle ilgili kitabım da var. Eşim her ne kadar sadece yemekten yana ise de ben avlamayı da seviyorum. Henüz başarılı olamadım ama öğreneceğim yavaş yavaş..
MALZEMELER:
- 2 palamut (1kg.),
- 300 gr. soğan (3 adet),
- 4 orta boy domates,
- 10 diş sarımsak,
- 1 bağ maydanoz,
- Tuz,
- Taze çekilmiş karabiber,
- 6 çorba kaşığı zeytinyağı,
- 3 çorba kaşığı sirke.
YAPILIŞI:
- Balık ve soğanları halka halka doğrayın. Domatesleri üçe veya dörde bölün. Maydanozları ince ince kıyın. Sarımsakları soyun. Sarımsaklar bütün olarak yemeğe eklenecek.
- Bir balık güvecine balıkları yerleştirin üzerine soğanları ve domatesleri dizin.
- Sarımsakları da koyup maydanozu serpin.
- Tuz ve karabiberini de ekleyip ocakta bir taşım kaynatın.
- Kısık ateşte kapağını kapatıp yaklaşık 30 dakika pişirin.
- Soğuyunca maydanoz serpin.