Perşembe günleri oluyor Muğla pazarı, mümkün olduğu taktirde hep giderim. İnsan kendini alamıyor tezgahtaki renk renk sebzeleri ve yeşillikleri izlemekten. Ankara'nın o sıkıcı ve suni pazarlarından sonra burası gezip görülesi bir yer benim için. Köylü kadınlar kendileri yetiştirdikleri her yerde görmeniz mümkün olmayan ürünleri büyük bir neşe ve sevecenlikle satıyorlar. Kendinizi seçiyorsunuz herkes malından emin. Zaten Ege insanının aksini yapması da beklenemez. İlk başlarda tanımadığım ürünleri sorup dururken şimdi onları kullanmayı da öğrendim. Burada damak tadımız yerine geldi, eşim hiç sebze yemezken şimdi iştahla yiyor, meğer sebzeler lezzetliymiş diyerek. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, hem çok büyük hem çok renkli pazar bulmak her zaman kısmet olmaz. Fotoğraflarını çekmediğim için koyamadım. Ama birkaç sebze çektim eve gelince. Bakla, Deniz börülcesi ve kabak. Burada o kadar değişik kabak çeşitleri var ki herkese hitap edebilir. Yuvarlak kabakların dolmasını yaptım, bu kadar lezzetlisini yememiştim. Tarifini de yazavağım.
Gönüllerdeki güzellikleri paylaşmak gibisi var mı... Sofra da yeme içmenin ötesinde dostlarla paylaşılan, sohbetler edilen, yüreklerimizdeki estetiği ve lezzeti sergilediğimiz bir alan değil midir. Her sofra ayrı bir anı ayrı bir paylaşımdır. Bu lezzetleri sizlerle paylaşmak ne güzel...
Çarşamba, Temmuz 05, 2006
MUĞLA PAZARINDAN ESİNTİLER
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder