Cuma, Temmuz 24, 2009

KAPADOKYA DÜŞLERİ









Bir şiirdir Kapadokya, görenler bilir. Sihirli bir ülkede yaşamak gibi. Öyle büyülü, öyle mistik bir havası vardır ki etkisini üzerinizden atamazsınız uzuuun yıllar. Benim doğup büyüdüğüm yer, her gidişimde de ayrı lezzetler aldığım bir diyar. Kısa bir kaçamaktı benimkisi. haftasonuna sığdırdığım küçücük bir zaman dilimi ama içeriği dopdolu. Büyülü bir masalın içinde gezinmek gibi.


Önce tepeden baktım kapadokyaya. Rüzgar yüzümü yalarken ne güzeldi dalıp gitmek masal ülkesine. Ne hayaller gördüm, ne diyaralar dolaştım bir bilseniz. Her anın tadını çıkardım. Abartı değil hepsi gerçek duygularımdı.








Sonra kalacağım pansiyona geldim.Peribacasının içinde uyumak tüm yorgunluğunuzu da alıp gidiyor. Serin bir odada yorgana sarılarak uyuyor, sabah da tüm yorgunluğunuzu atmış olarak uyanıyorsunuz. Şehrin üzerinize sinen yorgunluğunu ve karmaşasını burada atıyorsunuz, hem de bir gecede. Enerji depolayıp tekrar dönmek için şehrinize.
Akşam mangal keyfi ve keyifli sohbetler, sabah mis gibi havada kahvaltı keyfi.
Arkasından çok zevkli bir motor turu. (ATV). Kullabnması çok zevkliydi, peribacalarının içinde o büyülü atmosferi içime çeke çeke dolaşmak... Kızıl vadi, Aşk vadisi... İnanılmaz zevkli bir maceraydı.



Yanıma ceket bile almadan gittiğim için çok üşüdüm. Ama ortam o kadar güzeldi ki üşüdüğümü bile unuttum.Ya da görmezlikten geldim.
Pansiyondaki misafirler yabancıydı hep. İyi ki İngilizce biliyormuşum diye düşündüm tekrar. Onlar zaten sizin dil bilmeme ihtimalini bile düşünmüyorlar, gelip konuşmaya çalışıyorlar.







Bu resim de mangal keyfinden önce çekildi. Odamdan görünen manzara.