Pazartesi, Haziran 30, 2008

BODRUM DÖNÜŞÜ VE ÇİKOLATA ETKİNLİĞİ

Maalesef tatilden döndüm yine hergün tatil olsa diye söylenerek. Tatile doyulmuyor çok uzun olsa bile. Gerçi o kadar uzun tatilleri hiç görmedim ya. Tabi dönüşte beni çikolata etkinliği bekliyordu ve gelen tarifleri düzenlemeye başladım ayağımın tozuyla. Tariflerini göndermek isteyenler için e mail adresini tekrar vermek istiyorum: sevdamavisiye35@gmail.com

Tatil izlenimlerini daha sonra paylaşacağım.

Cuma, Haziran 13, 2008

ANNELER GÜNÜ ETKİNLİĞİ VE TATİL ZAMANIIII

Hediye etkinlikleri olunca kendimi durduramıyorum. Bir de çok hoş bir insandan teklif gelince
hiç kaçırmıyorum. Selcen ve Evren elele bu güzel etkinliği düzenlediler. Yüreklerine sağlık. Bana Sevgili Şerife'den İzmir'den geldi hediye. Kızımı bile düşünmüş cicili bicili kalemler almış. Bizimkinin en sevdiği şey. Sanırım yakında kırtasiye dükkanı açacağız. Bayıldı kalemlerine bir de kalemtıraşı elinden alabilirsem iyi olacak. Kalem açmayı çok seviyor ama yakında açılacak kalem kalmayacak. Atatürk yapbozunu da tüm aile yapmaya çalıştık. Eşim ve kızım yarıda bırakınca ben tamamladım. Çok da zevkliydi. Çocukken yapbozum olmadı mı ne. Şerife'ciğim benim gibi kahve sever birini görünce bardak alttığı almış ve çok hoş bir kart göndermiş sıcacık yazısıyla. Albüme ise diyecek birşey kalmadı, çok doğal ve otantikti. Tekrar teşekkür etmek istiyorum Şerife'ciğim.



Bugün Bodrum'a doğru tatile çıkıyorum. İki hafta buralarda olamayacağım ve sizleri özleyeceğim. Artık denizim gelmişti zaten dayanamadık hemen yollara düşmeye karar verdik. Oradan çok güzel fotoğraflar ve anılarla dönmeyi umut ediyorum. Tabi bu arada hep aynı postu görmekten sıkılabilirsiniz. Artık dönünce telafi ederim.

Çikolata etkinliği için tariflerinizi e mail adresime göndermeyi unutmayın. Dönünce yayınlayacağım. Tatil dönüşü görüşmek üzere.

Perşembe, Haziran 12, 2008

CUPCAKE FESTİVALİ: PORTAKALLI BROWNİ CUPCAKE

Tatile çıkmadan işlerimi toparlamaya çalışıyorum birkaç gündür. Neden bu kadar yapılacak listesi biriktirmişim acaba. Ben de işini son güne bırakanlardan mı oldum yoksa diye endişelenmeden yapamıyorum. Yok canım o kadar da değil sadece tatilin bu kadar çabuk geleceğini hesaplayamadım sanırım. Bir de beklenmeyen şeyler çıkınca son günlere sıkıştırdım işleri. Ama sanmayın ki telaşlandım sadece bir planlama yaptım ve iki gün içinde halledip tatilime çıkacağım. Oh be kızgın kumlardan serin sulara atlamak istiyorum. Gitmeden katılacağım cupcake festivali için hazırladığım tarifimi de paylaşmak istedim. Biraz aceleye geldi ve şekli çok da istediğim gibi olmadı. Ama tadı nefis görüntüsünü daha hoş yapabilirsiniz bence. Tarif sevgili Hülya'dan.
Etkinliğin ev sahibesi de Hayatın Tatları.

PORTAKALLI BROWNİE CUPCAKE
Bu tariften 20 adet çıkıyor. Daha az isteyenler için aynı tarifin az malzeme ile yapılışı da Işıl'ın sayfasında.

MALZEMELER:
  • 5 yumurta,
  • 500 gr.şeker,
  • 2.5 çay bardağı süt,
  • 2.5 çay bardağı sıvıyağ,
  • 5 çay kaşığı silme kabartma tozu,
  • 3 tatlı kaşığı tepeleme portakal kabuğu rendesi,
  • 5 yemek kaşığı kakao,
  • 250gr un.

krema için:

  • 200 gram bitter kuvertür,
  • 200 gram krema.

Benmari usulü erittiğiniz çikolataya kremayı ekleyip kıvamı koyulaşana kadar çırpıyorsunuz ve biraz da buzdulabında bekletiyorsunuz. Cupcakelerinizin üzerini istediğiniz şekilde süslüyorsunuz. Krema sıkacağı ile yaparsanız çok hoş olur.

YAPILIŞI:

  1. Yumurtalar ve şeker,portakal kabuğu rendesi 3-4 dakika çırpılır.
  2. Süt,sıvıyağ eklenip çırpılır.
  3. Kabartma tozu, un, kakao ayrı bir kapta karıştırılır,elenerek yumurtalı karışıma eklenir.Tahta bir kaşıkla karıştırılır.Oldukça yumuşak ve akıcı kıvamlı bir hamur oluyor.
  4. Kalıpların 2/3 si doldurulur. Sakın fazla doldurmayın kenarlardan taşıp kötü bir görüntü yaratıyor.
  5. 175 derece ısıtılmış fırında 35-40 dk.pişirilir.

Salı, Haziran 10, 2008

ENGİNAR GEÇİDİ





Enginar her haliyle severim diyenler için iki tarifi de yayınlamak istedim. Daha çoook tarif deneyebileceğimiz ne olsa yakışır cinsinden bir sebze ve de önyargılı kişilerin de hiç denemeden asla yemem, sevmem diyebileceği değişik kimliklere sahip bir sebze. Pazarda alırken soyulmuşunu alsanıza şeklinde uyarılara aldırmayıp "ben kabuğu ile pişireceğim" dediğimde şaşkın bakışları görmeniz gerekirdi. Yaprakları ile yenilebileceğini aklına bile getiremediği için şaşıran insanlar. İki şekilde de nefis bir sebze yemeği.

ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR

MALZEMELER:
  • 5 adet enginar,
  • 2 Havuç,
  • 1 patates,
  • İstediğiniz kadar bezelye,
  • 1 çay bardağı zeytinyağı,
  • 1 limon.

YAPILIŞI:

  1. Enginarları soyup limonlu suya atın. Yoksa kararır.
  2. Havuçları ve patatesleri soyup küp küp doğrayın.
  3. Bir tencereye zeytinyağını koyup havuç ve patatesi soteleyin.
  4. Enginarları da içlerini ters olarak ekleyip sıkılmış limon suyunu ekleyin.
  5. Eğer bezelyeleriniz konserve değise onu da ekleyin. Konserve ise çok fazla pişmesine gerek olmadığı için pişmeye yakın ekleyin.
  6. Üzerini kapatacak şekilde sıcak su ekleyip kısık ateşte pişirin. Az suda pişince daha lezzetli oluyor. Tuz eklemeyi de unutmayın.
  7. Pişince enginarları servis tabağına yerleştirip garnitürü de içine kaşıkla yerleştirin. Dereotu ile süsleyebilirsiniz.


ENGİNAR DOLMASI

Öncelikle enginarı nasıl hazırlayacağınızı anlatmak istiyorum. Dıştaki sert yaprakları koparıyoruz. Sonra da sert bir zemine alt kısmından vuruyoruz çiçek kısmı açılıyor. Ve elinizin yardımıyla da nazikçe göbeğine doğru ulaşıp buradaki tüylü kısmını kaşık yardımı ile çıkarıyoruz. Aslında zor gelirse çıkarmadan da pişirebilirsiniz ama yerken dikkatli olup ortasını çıkarmak gerekiyor. Tabanını düzleştirip limonlu suda bekletin.

İç malzemesi için,
kıyma,
pirinç,
kuru soğan,
tuz ve baharat kullandım.

İç malzemesini karıştırıp açılmış yaprakların arasına doldurdum. Tencereye dizip zeytinyağı, limon suyu ve sıcak su ekleyip kısık ateşte pişirdim. Yerken dış yapraklardan başlayıp dişinizle sıyırarak yiyorsunuz ve göbeğine ulaştıkça daha da nefis bir lezzetle buluşuyorsunuz.




Siz siz olun enginara önyargılı yaklaşmayın ve bolca tüketin derim. Hem sağlığınız açısından hem de lezzeti açısından bulunmaz bir sebze.

Salı, Haziran 03, 2008

KİTAP MİMİ

Burçak' cığım beni mimlemiş. Fırsat bulamadığım için biraz geç cevaplıyorum maalesef. Çocukluğumdan beri kitaplarla içiçe bir hayatım oldu. Ailemde kimse kitap okumuyordu ama ben okulda kütüphaneden çıkmazdım. Doğuştan gelen bir sevgiydi adeta benim için. Kitapçılarda vakit geçirmek özel bir tat benim için. Yalnız tüm kitapçıyı eve taşımak isteğimi durduramıyorum:)) Psikolojik konulara özel bir ilgi duyuyorum. Hayat, iletişim, insanı tanımaya yönelik konuları çok seviyorum. Dönem dönem kitap okuma tutkum tavana vuruyor, bazen daha stabil devam ediyor. Şu an kitap kurdu olduğum dönem. Sadece otobüste, metroda haftada 2-3 kitap okuyabiliyorum. Hem yolu kısaltıyor, hm sıkılmamı önlüyor , hem de hayata dair bilgiler edinmeme neden oluyor. Kitapla tanışmamış insanlara acıyorum desem abartı olmaz. Hayat kitaplardan öğrenilmez dediklerinde kitapları hiç tanımadıklarını görüp üzülüyorum. Hayatta öğrenecek o kadar çok şey var ki. Bir ömür yetmez ama mümkün olduğunca hayatımıda bu dostlarımıza yer ayırmalıyız. Çok gevezelik ettim, artık mimimizi cevaplayalım.




Son okuduğum üç kitaptan ilki Don Miguel Ruiz'in Dört Anlaşma kitabı. Şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap. Hayatımızda yapacağımız dört anlaşma ile herşeyin ne kadar değişeceğini ve bu sayede huzuru bulacağımızı anlatıyor. Bana rehber oldueminim sizleri de derinden etkileyecek. Hatta o kadar beğendim ki Yeşim'ciğime de aldım aynısını. Diğer kitabımız Engin Geçtan'ın İnsan Olmak kitabı. Beni çok etkilemiş yazarlardan bir tanesi. Kütüphanemde kitaplarının çoğu okunmak için sırasını bekliyor. İnsana dair keşfedecek şeyler ayaranlar için ideal bir kitap. Ve Irvın Yalom'un Bugünü Yaşama Arzusu. Grup terapisi içinde insanların psikolojisini ve sorunların kaynağını açıklıkla ortaya koyan, insanı keşfetme ve anı yaşama konusunda rehber bir kitap. Irvin Yalom'un sırada bekleyen kitapları da var kitaplığımda.
Gelelim şu anda okuduklarıma. Nurdoğan Arkış'ın Gene Annen Geldi,Bütün Günüm Mahvoldu adlı kitabı iletişim hakkında püf noktalardan bahsediyor. Verdiği örneklerle de kalıcılık sağlıyor. İletişimdeki ufacık sorunların nelere malolduğunu görmenize neden oluyor. Bu kitabı şu an için bitirmiş bulunuyorum. Diğer okuduğum kitap Engin Geçtan'ın Varoluş ve Psikiyatrı. Varoluşun psikiyatrideki önemi ve bu konudaki tarihsel gelişim de yer alıyor. Varoluşçuluk ekolüne duyduğum ilgi nedediyle bu tarz kitapları sık sık okumaya çalışıyorum.



Sırada bekleyen ve ilk olarak okuyacağım kitaplar, Burçak'cığımın bana hediye ettiği Gümüş Yıldönümü (Maeve Binchy), Zamanın Daha Kısa Tarihi (Stephen Hawking) ve Psikanaliz ve Sonrası (Engin Geçtan).
Ben de Yeşim'ciğimi ve Betül'cüğümü sobeliyorum.